Dışavurumcu Sanat Terapisi

Yaklaşık 12.000 yıl önce yaşayan mağara devri insanlarının, duvar resimlerini ne amaçla yaptıklarını halen bilmiyoruz. Belki kutsallık, belki sanat, belki iyileşme ya da geriye bir şey bırakma arzusu ile mağaralara resim yapmaktan kendini alamayan atalarımızla aramızdaki ortak yan hepimizin özündeki yaratıcılıktır. Yaratıcılık insanlık tarihine kimi zaman kutsal sanatlarla, kimi zaman ise seremoniler ve ritüeller yoluyla damgasını vurmuştur. Kuşkusuz kişisel ve toplumsal bütünlüğü ve canlılığı yaşatan, yaratıcılığın dönüştürücü işlevidir. Ancak birçoğumuz, uygarlığın yanlı ve ilerlemeci yaşam modelinin bedelini, yaratıcı ruhumuzun her gün biraz daha uzaklaşmasıyla ödemekteyiz. Belki de yaratıcılığımızın önündeki engeller, hissettiğimiz boşluk ve anlamsızlığın günden güne büyümesine sebep olmaktadır.

Sanat terapisi; semboller, metaforlar, görsel imgeler ve sanat oluşturma sürecini kullanarak danışanı iyileştirmeyi ve aynı zamanda fiziksel sağlık ve ruh sağlığını onarmayı amaçlar. Sanat terapisinin kökleri “sanat” kelimesinin bile kullanılmadığı yıllara kadar uzanır. Daha yazıyı kullanmaya başlamamış halklar görsel imgeleri dini törenlerde tanrılar ile iletişim kurma ve iyileşme amacıyla kullanmaya başlamışlardır. “Sanat” kelime olarak yıllar içinde değişik anlamlar alsa da, sanatın gücü ve iyileşmeyi gün ışığına çıkaran yaratıcı süreci daima bünyesinde barındırmıştır (Brooke, 2006).

Sanat terapisinin tanımı her geçen gün değişip gelişmektedir. Amerikan Sanat Terapi Birliği, sanat terapisini “hastalık, travma ya da yaşamlarında güçlük çeken kişilerin ya da kişisel gelişimini artırmayı hedefleyen kişilerin, bir profesyonel eşliğinde sanatı iyileştirici amaçlı kullanmaları” (AATA Newsletter, 2004: akt. Brooke, 2006) olarak tanımlamıştır.

Sanat terapisi, kişinin kendi içindeki duyguları sanat yoluyla dışa vurma yöntemidir. Bu terapi yönteminde boyalar, kurdeleler, renkli kağıtlar gibi elle tutulur malzemeler kullanılır ve resim, heykel, drama, dans, müzik, hikayeler gibi sanatın değişik dallarından faydalanılır. Misyonu; eski bilgeliği şu andaki “modern” içeriğe uygulayıp, sanatın gücünü kişisel ve profesyonel hayatla birleştirmek olan dışavurumcu sanat terapisinin amacı ise; “sanat yapmak” değil, “kendini yontan insan”ın kendisinin bir sanat eserine dönüşmesidir.

Türkiye`de de özellikle 1999 depremi sonrasında travma terapisi eğitimi için gelen uzmanlar tarafından tanıtılan ve giderek yaygınlaşan dışavurumcu sanat terapisi, terapistlerin sıklıkla başvurduğu bir yöntemdir. Sanat terapisinin diğer yöntemlere göre en güçlü yanı; en acı verici konuları bile yumuşakça, kişiyi rahatsız etmeden ele almasıdır. Bu sebeple değişik kaynaklı travmalarla (Steele, 2003), değişik şiddette ve tanıda olan psikolojik sorunlarla bu teknikle rahatça çalışılabilmektedir.

Kişiler içsel duygu ve düşüncelerini sübjektif bir perspektifle, en iyi “kendileri” ifade ederler (Shirk ve Russell, 1996 akt. Hamama ve Ronen, 2009). Süreç; danışanların içlerinde gizli kalmış duygularını, isteklerini, korkularını, hayallerini, sözel olmayan ve sembolik bir dille ifade ettikleri ürünlerin ortaya çıkışından oluşmaktadır. Sanat terapisi, bireyin tekliği ve kendi kişisel yolculuğunun benzersiz olduğunu kabul eden bir yaklaşımdır.