Gerçek Sınırlar Beynimizdedir
Gerçekte sınırlar beynimizdedir. "İmkansız sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir."...
Devamını oku ->Olcay Güner, Klinik Psikolog, Dr. / Arkabahçe Psikolojik Gelişim ve Danışmanlık
Tüketim toplumunun ve kültürünün dağıttığı aile sistemleri evde kaldığımız süreler içinde toparlanacak diye düşünüyorum. Bu bir fırsattır. Alışık olmadığımız izole bir ortamdayız. Bu ortam aileleri nasıl etkileyecek? Sağlam temeller üzerine oturmayan ve zar zor idare edilen, dağılmış ama “…mış” gibi yapılan aileyi şu dönemde daha da dağıtmak da söz konusu olabilir tabii. Zaten ciddi sorunları olan aileler bu evde kalış döneminde daha da huzursuz, gergin bir ortama da girebilirler.
Ancak sadece zamansızlık nedeniyle görevlerini başka insan ve kurumlara havale eden aileler giderek toparlanacaklar ve daha mutlu olacaklar diye düşünüyorum. Bu bizim elimizde. Eski günlerimiz geri gelse bile, tüketim kültürünün bize dayattıklarından kendimizi kurtarma zamanı geldi de çattı. Tekrar sokağa çıktığımızda bu yeni deneyimimizden bize bir şeylerin armağan olarak kalması gerekiyor. Öğrendiklerimizi çabucak unutmamamız gerekiyor. Kim bilir, belki de bu süreçte eski değerler tozlu raflardan inecek, yeni değerler oluşacak ve bizi daha iyi küçük topluluklar haline getirecek. Bu da toplumu iyileştirecek.
Ne kadar farkındayız bilmiyorum ama aslında şu anda hepimiz tarihi şekillendiriyoruz. Bizim bugün yaptıklarımızla gelecekte aile sisteminin nasıl bir değişime uğrayacağı belirlenecek.
Bundan iki üç hafta öncesinde çalışmaya mecbur olan, dikkatlerinin dış dünyada olması gereken yeni nesil anne ve babalar çocuklarını bakıcılara, yuvalara, okullara, öğretmenlere, özel öğretmenlere, kurslara, etkinliklere teslim etmişti. Çocuklar doyasıya anne baba ilgisinden mahrum kalmışlardı. Bugünkü eve kapanış ve küçük aileyle sınırlandırılış yeniden anne baba olma fırsatı olacak. Çocuklarla oyun yaratma, hikayeler okuma, masallar uydurma, komiklik yapma, çizme, boyama, kesme, yapıştırma, rol oyunları oynama, onları planlama, yeri geldiğinde öğretici, yeri geldiğinde oyuncu olma, bunların dengesini sağlamak; bunlar pek çok anne babanın unuttuğu şeylerdi. Şimdi bunlar yeniden hatırlanıyor. Unutulduğu için bocalanıyor. Ama günler geçtikçe sağlam temellere oturmaya başladı bile.
Farkında mısınız? Aileler birbirleri ile konuşmayı dahi unutmuşlardı. Zamansızlık nedeni ile hep monolog halinde konuşan ve diyaloğu unutmuş anne babalar çoğunlukta idi. Şimdi ise zamanımız var. Dinleme fırsatımız var. Söz kesmeden dinlemeyi öğrenmek aile yapılarını ve toplumu etkileyecek.
Danışanlarımla yaptığım online görüşmelerde çocukların söyledikleri ilk günlerde beni çok şaşırtmıştı. Çocukların büyük çoğunluğu dediler ki: “ben mutluyum; annem hiç işe gitmiyor; babamla çok güzel oyunlar uydurup, oynuyoruz; biliyor musun, annem ilk kez bana kek yaptı; her yemekte sofraya beraber oturuyoruz; babamın salataları çok güzel oluyor; anne ve babam akşamları beraber film izliyorlar, eskiden bunu hiç yapmazlardı; bugün babamla odamı topladık, onunla iş yapmak çok eğlenceli vb.”. Tamamına yakınının yüzüne yansıyan huzur beni çok şaşırtmıştı. Bir diğer şaşırdığım konu da dikkatleri oldu. Dikkat eksikliği olan çocuklarla online bağlantı konusunda çok tereddütlü idim ve 50 dk boyunca onları ekranda tutabilmek zor olacak diye düşünüyordum. Hiç öyle olmadı. Bir çoğu görüşme süremiz boyunca dikkatlerini bana ve ekrana verebilmeyi büyük bir ustalıkla yaptılar. Bunun bir sebebi bu çocukların ekran nesli olmasından kaynaklı olsa da, bir sebebinin de aileleri ile korunaklı yuvalarında şefkate, sevgiye doymaya başladıkları diye düşünmekteyim.
Bu süreci sağlıklı geçirebilmek için özellikle dikkat etmemiz gereken birkaç unsuru şöyle sıralayabiliriz:
Virüs günlerimizin sonrasında şekillenecek yeni aile sistemlerini heyecanla bekliyoruz. Gelişip, büyüyen ailelerin, çatırdayan aile sistemlerinden çok daha fazla olmasını diliyor ve umudediyoruz.