T.E.K. Takıntı, Endişe ve Korkuları Önleyici Online Bir Bilgi Paylaşım Programı (Çocuk ve Yetişkin)
Çok ilgi gören yapılandırılmış PERGEL programından sonra...
Devamını oku ->Nur Dinçer Genç, Psikolog
“Mert 1. sınıfa başlamıştı. Sınıftaki öğrencilerin birçoğu Deniz öğretmenin tahtaya yazdığı yazıları defterine geçiriyor, yazılarını bitiriyordu. Mert sınıfta çoğu kez geri kalıyordu. Herkes teneffüse çıkarken o yazısını tamamlamak istiyor ama bitiremiyordu. Evde, anne babası, defterindeki eksikleri görüp neden yazmadığını sorunca elinin ağrıdığından, gözünün acıdığından şikâyet ediyordu. Üstelik el yazısı yazmak da çok zor bir işti. Harfleri okurken sık sık karıştırıyordu. Sanki her şey ters dönmüş gibiydi; b’leri d diye okuyor, 2’yi S gibi yazıyordu. Sonunda Deniz öğretmen anne ve babasını okula çağırdı ve onlara Mert’in isminin yazılı olduğu bir kağıt gösterdi. ‘T?EM’”
Bu örnek doğrultusunda öğrenme bozukluğunu şöyle tanımlamak mümkün: Zekâsı normal ya da normalin üstünde olmasına ve standart eğitim almasına rağmen okuma, matematik ve yazılı anlatımında kendinden beklenen-yaşına uygun başarıyı gösterememek. Ancak öğrenim bozukluğu geniş bir alan… Uzmanlar, genel olarak üçe ayırıyor; Okuma bozukluğu (disleksi), yazma bozukluğu ve matematik bozukluk. Yani bazı çocuklar okumakta zorluk çekerken, bazıları yazmakta, bazıları ise matematik işlemi yapmakta zorlanıyor.
Öğrenme bozukluğu genellikle çocuğun ilkokula başladığında okuma yazma öğrenirken zorlanması ile fark edilebiliyor. Ancak ilkokul döneminden önce de bazı belirtileri gözlemek mümkün. Bu çocukların gelişim dönemlerinde bazı gecikmeler olabiliyor. Örneğin; konuşmasında gecikme, emeklemede zorlanma (tek kol ya da bacakla emeklemeye çalışma), ayakkabı bağlayamamak, düğme iliklemeyi öğrenmede zorluk, top oyunlarında başarısızlık, bisiklete binmeyi öğrenmede zorluk, yeni şeyler öğrenmeye merak duymama gibi bazı belirtiler gözlenebiliyor.
İlkokul döneminde ise, daha önce, pek çok anne baba tarafından sıradanmış gibi algılanan bu farklılıklar sorun olarak ortaya çıkıyor. Şüphesiz, birinci sınıftaki çocuklarda, harfleri zaman zaman ters yazma ya da karıştırma, yanlış okuma durumu görülüyor. Ancak her ters yazan ya da zor okuyan çocuğun öğrenme bozukluğu yaşadığını düşünmek de yanlış! Bunun için çocuğa biraz zaman tanımak gerekiyor. Eğer çocuk 1. dönemin sonunda halen okuma yazmada gelişme gösterememiş, hala yazdıklarını karıştırıyor, ödev yapmakta zorlanıyor ya da okula gitmekte isteksizlik duyuyorsa ilk yapılması gereken doğru davranış; bir uzmanın yardımına başvurmak. Çünkü her alanda olduğu gibi öğrenme bozukluğunda da tanı ne kadar erken konulur ve yardım ne kadar erken alınırsa yaşıtlarına yetişme oranı da o ölçüde artıyor.
Öğrenme bozukluğunun nedenini bulmaya yönelik pek çok araştırma yapılmış. Sonuçta, genetik özellikler, bazı nörolojik faktörlerin yanı sıra anne karnında, doğum sırasında ya da doğum sonrası ilk aylarda çocukta beyin hasarı oluşmasının öğrenme bozukluğuna neden olduğu tespit edilmiş. Özellikle ailede öğrenme bozukluğu sorunu varsa, kalıtsal olarak bu sorunun ortaya çıkma ihtimali güçleniyor. Öğrenme bozukluğu cinsiyete göre de farklılaşabiliyor. Araştırmalar, erkeklerde kızlara göre 3 ile 10 kat fazla görüldüğünü gösteriyor.
Her sorunda olduğu gibi öğrenme bozukluğunda da erken tanı koymak çok önemli. Ancak bu tanının mutlaka bir uzman tarafından konulması gerekiyor. Oysa pek çok aile bazen bilgisizlikten bazen de ‘geçici’ olduğunu düşündüklerinden, bir uzmana başvurmayı geciktiriyor. Böyle durumlarda, çocuk, daha ileri sınıflara kadar idare etse de, dersler zorlaştıkça, sorun büyüyor. Bazen de kalabalık sınıflarda sorun fark edilmiyor. Bazı durumlarda ise, anne babaların sorunu kabullenmek yerine kendi buldukları çözümlerle devam etmeleri ya da sorunu yeteri kadar tanımadıkları için çocuğun “inat olsun” diye aynı hataları tekrarladığı gibi yanlış düşünceler nedeniyle sorun, ileri yaşlara kadar taşınıyor.
Yardım almak için uzmana başvurulduğunda; anne babalardan ve öğretmeninden bilgi alındıktan sonra çocukla görüşülüyor ve gerekirse tanı amaçlı testler uygulanıyor. Test, önemli bir verir. Tanı konulan çocuklarda, sorun oluşturan alanlarını geliştirmeye yönelik olarak eğitim çalışmaları yapılıyor.
Dikkatlerini yaptıkları işe verseler bile anlamakta ve öğrenmekte zorlanırlar.
Anne babanın tedavi aşamasında en büyük destekleri, öncelikle farklı algılayan bir çocukları olduğunu kabul etmeleri. Çünkü çocuğun okuma ya da yazma alanında sorununun olması onun her alanda başarısız bir birey olduğunu göstermez. Eğer öyle olsaydı disleksi sorunu olan Leonardo da Vinci, Walt Disney, Churchill, Albert Einstein, Agatha Christie ya da Thomas Edison başarılı olabilirler miydi? Öğrenme bozukluğu olan çocukların birçok alanda yaratıcılıkları olabileceğini bilmekte yarar var. Bu yüzden anne babalara ve öğretmene düşenler; çocuğun iyi ve güçlü olan yönlerini belirlemek ve yönlendirmek. Bunu nasıl yapabilirim diye düşünüyorsanız, aşağıdaki önerileri uygulamaya çalışın.
Çocuğunuzda öğrenme bozukluğu olduğu halde bir uzman desteği alınmadığında okul yaşantısı boyunca pek çok sıkıntı yaşayacak. Derslerin birçoğu ile baş etmekte güçlük, bitmek bilmeyen ödevler, başarısızlığa bağlı olarak ortaya çıkan güvensizlik ve kaygı sorunları, sosyal becerilerde eksiklik…
Okul yaşantısının bitmesi ile sorunlar sona ermeyecek. Yetişkinlik döneminde de sorun devam edecek. Çevrenizde sağını solunu karıştırdığı için adres bulmakta güçlük çeken, telefon numaralarını, isimleri hatırında tutmakta zorlanan, saati bir türlü tam öğrenemeyen ve her zaman gideceği yere geç kalan, bazı kelimeleri yanlış kullanan bir tanıdığınız yok mu?
Arkabahçe Psikolojik Gelişim Eğitim ve Danışmanlık