Dışavurumcu Sanat Terapisi

Dışavurumcu Sanat Terapisi
27 Mayıs 2017
Etiketler: ,
Kategoriler: Popüler Makalelerimiz

Dr. Olcay Güner, Klinik Psikolog

Sanat terapisi, kısaca kişinin kendi içindeki duyguları sanat yoluya dışa vurma yöntemidir. Bu terapi yönteminde boyalar, kurdeleler, renkli kağıtlar gibi elle tutulur malzemeler kullanılır ya da sanatın değişik dallarından faydalanılır. Resim, dans, müzik, drama bu terapide kullanılan çeşitli sanat dallarına birer örnektir.

1950’lerde ABD’de ortaya çıkan bu yöntem günümüzde de dünya çapında hızla yayılmaktadır. Sanat terapisinin bir terapi biçimi olarak ortaya çıkmasının hikayesi de oldukça ilginçtir. ABD’li psikologlar eski zamanlarda insanların mağaralarda çizdikleri resimleri incelemişler. Psikologların dikkatini, bu kişilerin çeşitli katliamları, göçleri sanat yoluyla ifade ettikleri çekmiş.  İlkbaharın ya da yazın başlangıcını neden kutladıkları, neden değişik ritüeller yaptıkları, dansın ne işe yaradığı gibi konular üzerine kafa yormuşlar ve bütün bunların insanları rahatlatıcı bir yönü olduğunu keşfetmişler. Sözle ifade edilemeyen bazı şeylerin sanat yoluyla ifade edilebildiğini görüp “neden bu yöntem terapide de kullanılmasın?” diye düşünmüşler.

Kısacası, sanat terapisi sözün bittiği, yetersiz kaldığı yerde başlar. İnsanları iyileştirir, onarır, dönüştürür. Benzer bir yöntem olan psikodramada kişilerin problemleri doğrudan ortaya konmakta ve dolayısıyla daha sert geçişler yaşanmaktadır. Oysa ki sanat terapisinde geçişler çok daha yumuşaktır. Kişi kendisinin anlatmak istediği kadarını ortaya koyar. İstemediklerini ise kendisine saklar. Yani bu yöntemde doğrudan problemi hakkında konuşmak durumunda kalmaz. Bunun yerine, bu problemi sanat yoluyla, daha estetik, daha yumuşak bir şekilde ortaya döker.

Sanat terapisinde metaforlar ve semboller kullanılır. Yani ortaya dökülen şeyler problemi birebir yansıtmak zorunda değildir. Kişilerin kendi acılarıyla yüzleşmesi imkansız ya da çok zorsa bu yöntem etkin bir şekilde kullanılabilir. “Yaptığım şey bende değil, kağıt üzerinde. Benimle bir alakası yok. Sadece içimi döktüm, ama neye tekabül ettiğini bilmiyorum” düşüncesi kişilerin içindekileri daha rahat ortaya dökmesini sağlar.

Sanat terapisi, sanattaki yaratıcı süreçlerin iyileştirici bir özelliği olduğu inancına dayanır. Buna göre, bir sanat eseri yaratmak ya da bir eseri incelemek kişilerin kendi duygularının farkına varmasını ve dışa vurmasını sağlar. Sanat terapisi uygulanan kişilerin, sanata yatkın olması ya da daha önce sanatla uğraşmış olması gerekmemektedir. Eserin bitmiş haline odaklanan ‘sanat için sanat’ felsefesinden farklı olarak sanat terapisi ‘yaratma’ sürecine odaklanır. Daha da önemlisi burada hedef, yaratıcı bir sonuç ortaya koymak değil, kişinin iyileşmesi için sanat yapmaktır. İşte bu nedenle ortaya çıkarılan eser bazen terapi sonrası hiç kimseye gösterilmeyebilir. Hatta bazen eser hiçbir zaman  tamamlanmayabilir.

Sanat terapistleri, bir sanat eseri yaratmanın kişinin içsel enerjisini harekete geçirdiğine ve fiziksel, duygusal ve tinsel bir iyileşme sağladığına inanırlar. Çocuk psikologları ve aile terapistleri çoğu zaman sanat terapisinden faydalanırlar. Çünkü çocuklar için duygularını kelimelere dökmek kolay bir iş değildir. Kendilerini bir sanat eseri yaratmak için hazır hissetmeyen kişiler ise müzeye giderek ya da sanat kitaplarını karıştırarak işe başlayabilirler. Yalnızca bir sanat eserini izlemek bile rahatlatıcı bir etkiye sahiptir.

Sanat terapisi birkaç farklı şekilde iyileştirir. Öncelikle, ortaya çıkarılan eserin estetiği kişinin ruh halini düzeltir, farkındalığını ve kendine güven duygusunu artırır. Ayrıca, araştırmalar kişilerin sevdikleri işleri yaparken kalp atışı, kan basıncı, terleme gibi fizyolojik fonksiyonların yavaşladığını ve düzene girdiğini göstermiştir. Bunun yanı sıra, sanat çalışmaları kişilerin el-göz  koordinasyonunu iyi bir şekilde gerçekleştirmesini gerektirir. İşte bu nedenle de beyinden ellere nörolojik sinyallerin gitmesini tetikler.

Sanat terapisinde kelimeleri kullanmak gerekmediği için bu yöntem çoğu zaman korkularından, umutlarından, kızgınlıklarından ya da benzeri güçlü duygularından bahsetmekte güçlük çeken kişilerde etkili olur. Bir sanat eseri ortaya koyan kişi bilinç dışındaki duygu ve düşünceleriyle yüzleşebilir.

Sanat terapisi seansları birebir ya da küçük gruplar halinde gerçekleşir. Yetişkinlerle yapılan sanat terapisi seansları bir ila iki saat sürer. Çocuklar ve yaşlılarla yapılan terapi ise daha kısa sürebilir. Sanat terapisti, materyalleri hazırlar, çalışmak için rahat bir ortam yaratır ve birkaç teknik bilgi verir. Sanat terapisi malzemelerinde renk seçeneğinin çok olması önemlidir. Siyah ve beyaz mutlaka bulunmalıdır. Ayrıca farklı renklerin çeşitli tonları olmalıdır. Renk çeşitliliği duyguların tam olarak ifade edilmeleri için önem taşır. Huzur verici bir arka fon müziği çoğu zaman işe yarar. Bir terapi seansı, eseri planlama, yaratma, eser hakkında konuşma ve tartışma gibi bölümlerden oluşur.

Günlük dilde kalıpların dışına çıkmak kolay değildir. Sanat terapisi ise dili kalıplardan çıkarır. Bu yöntem kişinin problemini yansıttığı, iç dünyasının bir aynası olduğu ve içeriği yaratılan üründe saklı olduğu için etkili olmaktadır.

Sanat terapisinin önemli katkılarından biri de stresi azaltmasıdır. Yapılan araştırmalar güçlü duyguların bastırılmasının strese yol açtığını ve stresin de birçok hastalığı tetiklediğini göstermiştir. Sanat terapisi kişilerin bilinç altındaki duygularına ulaşmalarına yardımcı olduğu için stres altındaki kişiler için çok etkili bir yöntemdir. Ayrıca, davranış bozukluğu olan kişilerde de kullanılabilecek bir yöntemdir. Çoğu zaman, alkol ve madde bağımlılığı olan kişilerin psikolojik terapi programlarının bir parçası olmaktadır. Bir travma ya da ciddi bir yaralanma geçiren, Alzheimer ya da Parkinson gibi kronik bir hastalığı olan kişiler için de etkin olarak kullanılabilir. Bunların yanı sıra, ciddi ya da geçici bir hastalığı olan kişilerin de duygularını ifade edebilmelerinde etkin bir rol oynar.

Arkabahçe Psikolojik Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık