Corona Hepimizi Ortak Uykumuzdan Uyandırmak İçin Bir Dürtme Olarak Değerlendirilmelidir!

Corona Hepimizi Ortak Uykumuzdan Uyandırmak İçin Bir Dürtme Olarak Değerlendirilmelidir!
25 Mart 2020
Etiketler: ,
Kategoriler: Popüler Makalelerimiz

Olcay Güner, Klinik Psikolog, Dr.

Ortak bilinç, güven hissi, psikolojik – psikiyatrik yardım, eğitim sistemleri, bağ kurma uzunca sayılabilecek bir dönem değişime uğrayabilir.

Corona bize katkı sağlasın istiyorsak, bakış açılarımızı değiştirmemiz lazım.

Artık “ben” yerine “biz” diye düşünme zamanımız geldi. Corona bize bunu öğretebilirse ne mutlu. Hep kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için alınacak önlemlerden söz ediliyor ama bir başka sorumluluğumuz daha var: Toplum! Sadece kendimizi korumamız hiçbir işe yaramıyor. Corona bizi tüm toplumu koruma sorumluluğuna itiyor. Birey olarak hayatta kalmamız önemli ama bu meseleyi toplum olarak atlatabilmenin önemi bundan daha büyük. Herkes “Hayatta kalsam bile nasıl bir toplumda yaşayacağım?” sorusunu sormaya başladı bile. Dolayısıyla en büyük temennimiz bunu toplum olarak kolayca atlatıp, rutinlerimizde gerekli değişikliklikleri yapıp, eski yanlışlarımızı terkedip daha güzel bir hayatı hep birlikte kurgulamak olmalı. Yoksa tek başımıza hayatta kalmanın pek de bir önemi yok artık! Hepimiz birbirimizi gözetmek zorundayız. Psikolojinin alt dallarından biri de “sosyal psikoloji”dir ki, yaşadığımız şu dönemde sosyal psikologlara daha fazla rol vermeliyiz. Alınacak tedbirler açısından onların görüşlerine ciddi ihtiyaç var. Artık bireyselin yanında, “toplumsal iyi oluş” hali üzerinde de düşünmeli ve önlemleri onların görüşlerine uygun biçimde almalıyız.

Öyle bir döneme girdik ki artık Klinik Psikoloji ve Psikiyatrinin kuralları da değişti. En azından bir süreliğine. Eskiden temizlik temalı OKB (Obssesif Compulsive Bozukluk) kapsamına giren pek çok davranışı günlük yaşamımıza sokmak ve normal karşılamak durumunda kaldık. Kim derdi ki pek çoğumuz ellerini saat başı yıkayacak, üstine kolonyalayacak, alışveriş çantalarını balkonda havalandıracak, eve girer girmez giysileri çıkaracak, çamaşır makinası günde dört beş defa çalışacak, ev sık sık dezenfekte edilecek, herşeye elle dokunulmayacak, gerekirse eldiven giyilecek! Şu an hepimiz OKB nin DSM-V tanı kriterlerine uygun durumdayız. Artık hepimiz birkaç hafta önceki düzene göre OKB yiz! Pek çok eski OKB bu süreci gülümseyerek izliyor ve artık kendini hasta hissetmiyor. OKB özgürleşti. Artk hastalık değil. 

Hali hazırda var olan psikolojik-psikiyatrik  yardımların çoğu da kesintiye uğradı. Ancak kısa bir süre sonra bunların hepsi online yardımlar haline dönüşecek. Zira bu süreç birkaç aya yayılabilir ve bu süreçte yardımın tamamen kesilmesi bireylerin yaşantılarında artan sıkıntılara sebeb olabilir. Psikoterapilerin ve psikolojik yardımların epey bir süre online olarak devam etmesi kaçınılmaz olacaktır.

Şu anda bireylerin ve toplumların iyi oluşu için kendilerini güvende hissetmeleri çok önemlidir. Bu görevin bir kısmı  büyük ölçüde yöneticilere düşmektedir. Devletin en yüksek kademesinden, en küçük mahalli yöneticilerine dek sağlık güvenliğinin yanısıra duygusal ve maddi güvenliği de sağlayacak önlemleri, gerekirse iyi düşünülmüş geçici paketleri hazırlayıp, yürürlüğe koyarak toplumun güven hissini pekiştirebilirler. Tek başına maddi güvensizlik bile, sağlık sorunları olmayanları dahi kaygı fırtınasına sürükleyecektir. Bireylerin ruhsal iyi oluş durumları ve psikolojik dayanıklılıkları azaldıkça da pek çok farklı alanda duygusal sorunlar yaratacaktır. Bu sorunlar kişilerin en yakınları ile ilgili ilişkilerini bozacaktır. Çift problemleri, evlilik içi sorunlar, çocukların davranış sorunları ve kişiler arası çatışmalar giderek artacaktır.

Okul sistemlerinde de uzunca bir süre uygulanabilecek nitelikte çocukları ve gençleri koruyucu, tatmin edici, korkutmayan, destekleyen bir öğretim modeli şu dönem için daha uygun olacaktır. Bu arada özel eğitime gereksinimi olan, farklı öğrenen, dikkat sorunları olan çocuklar da unutulmamalıdır. Gerekirse çocuklara ve gençlere, hatta ebeveynlere online psiko-eğitim hizmetleri sağlanmalıdır. Anne babaların çoğu bu dönemde evde olduğundan öğretmenlik görevleri arasında yer alan takip, gözlem, teşvik gibi unsurlar da onların sorumluluğunda olacaktır. Yani yarı öğretmen rolü üstleneceklerdir.  Bu dönemde rutinler oturana dek anne babaların yönlendiriciliğine ihtiyaç vardır. Sabah kalkmak, el yüz yıkayıp, kahvaltı etmek, günlük giysiler giyinmek ve hazır halde online derse vaktinde oturmak, tenefüs aralarında ufak atıştırmalıklar ve bedensel hareketler organize etmek başlangıçta anne ve babaların yönlendirmesi ile olacaktır. Bu konularda okul psikologları, özel çalışan psikologlar anne ve babalara bilgilendirici yazılar, online görüşmeler ile yardımcı olabilir. 

Böylesi dönemlerde bağ kurmak ve diğerleri ile ilişki halinde olmak çok önemli bir insan ihtiyacıdır. Bu dönemde insanlarla bağ kurmada imdadımıza yetişen online teknoloji sistemlerine hiç bu kadar muhtaç kalmamıştık! Dostlar, arkadaşlar, komşular, akrabalar online da olsa iletişimi kesmemeli ve kontakt kurmaya devam etmelidir. Bu özellikle dışa dönük karakterler için büyük bir ihtiyaçtır. Zira dışa dönükler enerjilerini başka insanlardan alabilirler. Bunun yanında belli saatlarde balkon ve camlara çıkarak sağlık sistemini alkışlamak, şarkılar söylemek, balkon dansları yapmak vb. etkinlikler de başkalarının varlığını, yalnız olmadığımızı hissetmek için çok iyi yollardır.

Ayrıca herkesin kolaylıkla ulaşabildiği TV kanalları da her zamanki programlarının dışına çıkmalı ve toplumu bütünleştirici, eğitici, yaratıcılığı destekleyici  yayınlar, programlar yapmalıdır. Örneğin; çocuklara el becerilerini, yaratıcılıklarını geliştirici uygulamalı çalışmalar, bilimsel bilgiler içeren uygulamalı deneyler, izlenebilecek müzik ve dans gösterileri, bedensel hareket içeren egzersizler, dans dersleri, resim dersleri, örgü, dikiş, nakış dersleri, okunan kitapları dinleme, kitap eleştirileri, münazara yarışmaları, tiyatro oyunları bir kaç olası fikir olabilir. Bu tür programlar kişilere yalnız olmadığı, başkaları tarafından desteklendiği, düşünüldüğü hissini verebilir.

En çok merak ettiğim şeylerden biri Corona’nın  vedalaşırken bize ve topluma ne tür kalıcı hediyeler bırakacağı olacak. Umarım Corona’yı hiç unutmayız ve gereksiz tüketim, hırs, sosyal adaletsizlik, ayrımcılık, iklim değişimine duyarsız kalmak gibi törpülenmesi gereken yönlerimizi törpüleriz. Zira dersler alıp, sadeleşip ve doğaya dönene dek Corona benzerleri bizi tokatlamaya devam edecektir.