Çocuklarımızın Cinsel Gelişimine Dikkat

Çocuklarımızın Cinsel Gelişimine Dikkat
29 Nisan 2021
Etiketler: ,
Kategoriler: Popüler Makalelerimiz

Olcay Güner, Klinik Psikolog, Dr. / Arkabahçe Psikolojik Gelişim ve Danışmanlık

Siz Farkına Bile Varmadan Çocuklarımızın Cinsel Gelişimi Planlı Bir Yönlendirme ile Şekilleniyor!

Belki bazıları yazıyı tutucu, yargılayıcı olduğumu düşünerek okuyacaklar ama son zamanlarda gerek seanslarda gerekse günlük yaşamımda biriktirdiğim gözlemlerim beni bunları yazmaya doğru itti.

Biraz da mesleğim gereği oldukça geniş kabulleri olan bir yapım var. Herkesin inancına, düşüncelerine, tutumlarına saygılıyım ancak bunlar iyice düşünülmüş, değerlendirilmiş ve içtenlikle karar verilmiş, özgür irade ürünü düşünce, tutum ve inançlar ise. Duygusal açıdan hazır olunmadan erken bir sosyal propaganda tekniği ile empoze edilmiş, ezberletilmiş, pompalanmış inançlar, düşünceler ve tutumlardan ise doğal olarak çok rahatsızlık duyarım. Bana göre kişiler zorlama, propaganda ve reklam teknikleri olmaksızın seçimlerini kendi özgür düşünme yetileri ve muhakemeleri ile yapabilmeliler. Mutluluk ancak bu şekilde yaşamlarımızın zeminine yayılır ve oldukça uzun sürer. Aksi halde depresyon kaçınılmaz olur.

Son zamanlarda gençlerin içinde bulundukları yaygın cinsel gelişim özellikleri ve tutumları beni çok düşündürmeye başladı. Yavaş yavaş gerçekleştiği için net bir şekilde farkına varamadığımız pek çok sosyal deneyin içindeyiz galiba. Bu deneylerden birisi de aşırı cinsel bilgiye ve zaman zaman pornografik denebilecek içeriklere yaş sınırı olmaksızın maruz bırakılmak. Son on, on beş yıldır bunun dozu giderek artıyor. Sosyal medya, diziler, reklamlar, filmler, kitaplar, müzik videoları, influencer yayınları bu tür görüntülerle dolmaya başladı. Bu cüretkar kültür özgürlük şapkası altında bize empoze ediliyor, ve yeni nesilde pek çok davranış değişikliğine yol açıyor.

Aslında bu kültürün etkili bir biçimde yayılmasının en masum olan sonuçlarını hepimiz yaşamaya başladık. Her birimiz kendimizi bedenlerimizle aşırı ilgilenirken buluyoruz değil mi? Sanki sadece dış görünümümüzle mevcuduz. İnce ve fit olmalıyız. Şık ve güzel görünmeliyiz. Gerisi bazılarımız için o kadar da önemli değil. Zayıf kalma tutkuları, yemeden içmeden kesilme, yediklerini kusma, mide ameliyatları, filitreli fotoğraflar, dolgulu dudaklar, botokslar, erken yaşta estetik ameliyatlar ne kadar çok arttı. Çoğu da cinsel açıdan çok çekici olmakla alakalı. Bundan 20 yıl önce size bir gün tüm genç kızların dudakların ileriye doğru çıkarak verdiği garip selfie pozları gösterilse yadırgamaz mıydınız? İnternet selfie için poz önerileri ile dolu. Bikinili fotoğraflar, sergilenen göğüsler, özellikle gösterilen popolar ne kadar çoğaldı. Sadece kızlar mı? Erkekler de dış görünümlerinin peşinde. Mesela kas yapmak için gösterilen büyük çabalardan, alınan ilaçlardan sonra baklavaları ve pazuları sergileme ihtiyacı pek çok delikanlıda baş gösterdi.

Ergenlerin azımsanamayacak kadar büyük bir çoğunluğu birbirlerine özel beden alanlarını gösterip, sergileme ve cinsel anlamda ne kadar çekici olduklarını kanıtlama peşindeler. Bir ergenin telefonuna aniden gelen yarı çıplak bir arkadaş fotoğrafı, diller dışarıda fotoğraflar, sallanan popolar, pornografik konuşmalar artık çok normal sayılıyor. Üstelik bunun inanç, toplumsal yapı, maddi olanaklardan bağımsız olarak ilerlemesi de çok şaşırtıcı.

Artan istismar suçları da bunun çok acı bir sonucu. Gençlere özel fotoğraflar çektirip sonra da bunu tehdit aracı yapanlar bayağı çoğaldı. Bunu daha önceleri ruh sağlığı yerinde olmayan yetişkinler yaparken, şimdilerde ergenler kız-erkek ayırd etmeden birbirlerine yapmaya başladılar. Bunu bir şakalaşma olarak görenler var. Çıplak fotoğrafları yayılsa da neredeyse hiç utanç duymadan aldırmayanlar var. İstismarın bir kısmı “normal” sayılmaya başladı. Belki 10 yıl sonra her türlü istismar normal sayılacak.

Reklamlardaki ürünlerin çoğu neredeyse yarı çıplak modeller tarafından teşhir ediliyor. Filmlerde, dizilerde karakterlerin cinsel yaşamının her türlü ayrıntısına tanık oluyoruz. Tiktok, İnstagram, House Party gibi sosyal medya hikayeleri şaşırtıcı boyutlarda cinsellik kokan pozlarla ve konuşmalarla dolu. Bu pozları veren gençlerin bir kısmı günlük yaşamlarında son derece sıradan gençler iken, sosyal medya hesaplarında adeta başka bir kimliğe bürünüyorlar. Günlük konuşmaları son derece sıradan ve normal olanlar, mesajlaşırken aşırıya kaçan cinsel içerikli konuşma ve şakalar yapabiliyorlar. Medya, pop, porno yıldızlarının hesapları milyonlar tarafından takip ediliyor. Bu hesaplara son derece olağan bir yaşantısı olan çocuğunuz da maruz kalabiliyor. Şaşırtıcı ve gereğinden fazla cinsellik içeren görüntüler onları şaşkınlığa ittikçe daha da merak edip, keşfetmek ve öğrenmek için daha fazla izlemeye başlayabiliyorlar. Ancak bu mecralar neyi pompalamak istediklerini gayet iyi biliyorlar ve çocukları kurban ediyorlar.

Cinsellik son derece doğal, duygusal, gelişimsel bir yaşam deneyimi iken, şu anda oldu bittiye getirilen, teknik anlamlar taşıyan, sadece haz odaklı, hızlı bir süreç haline getirildi ve empoze edildi. Bedenini nesneleştiren, agresif bir cinsellik yaşayan, duygusal açıdan çok ağır travmalar yaşayan pek çok genç son dönemlerde zorlanmaya başladılar. Flört etmenin, sevgili olmanın kişiye verdiği güven, sevgi, saygı, ortaklık, şefkat gibi duygular pek az yaşanır oldu. Nesneleşme ve cinsel agresyon çok arttı. Dıştan beğeni kazanma, cinsel iştah kabartma kendine güven ile eşleştirilmeye başlandı.

Peki cinselliği çocuklarımıza bu aşırıya kaçan mecralar, modeller ve görüntüler mi yoksa biz mi öğreteceğiz? Çocuklarımız porno ve cinselliğin sınırlarını nasıl ayırd edecekler? Unutmamalıyız ki cinsellik içeren her türlü kaynak ortada ve çok kolay ulaşılabilir durumda. Çocuklarımız henüz onlara ulaşmadan, neyle karşılaşabileceklerini ve bunların neden bu şekilde sunulduğunu çocuklarımıza anlatma zamanını kaçırmamız lazım. Yoksa çocuklarımızı cinsellik konusunda sosyal medya, reklamlar, filmler, müzik videoları, diziler bizden önce eğitecek. Bu eğitimin zamanı eskiye göre artık çok erken yaşlara çekildi. Artık cinsel eğitimi eskisine göre daha erken vermeliyiz. Bunu çekinmeden, rahatça, doğal bir üslupla konuşabilmeliyiz. Peki çocuklarımızı her yere yayılmış olan bu aşırıya kaçan kültürden nasıl koruyacağız? Yasaklayarak mı? Maalesef mümkün değil. Bilgi düşünebileceğiniz her yerde. Biraz inceleme yaparsanız, masum görünümlü bilgisayar oyunlarını, çizgi filmleri, aldığınız oyuncakları araştırdığınızda aşırı cinsellik içeren temalarla karşılaşacaksınız.

Bu materyallerden ve endüstriden kaçamayız ama çocuklarımızı bilinçlendirebiliriz. Bu bilinç upuzun, çok özel, bir tek konuşma ile yapılamaz. Aşırı içerik taşıyan materyallerle karşılaştığımız her anı bir fırsat bilerek izlediğimiz, maruz kaldığımız görüntülerin anlamları, empoze etmeye çalıştıkları hakkında kısa günlük sohbetlerle yapabiliriz bu eğitimi. Bir reklam panosu, izlediğimiz dizideki bir sahne, bir instagram fotoğrafı bizim eğitim materyallerimiz olabilir. Çocuklarımız eğitimlerini mutlaka bizlerden, anne ve babalarından almalılar. Aksi takdirde topluma tahmin dahi edemeyeceğiniz ölçüde sızmış bu alt bilgiler çocuklarımızın cinselliklerini, cinsel kimliklerini, tutumlarını, bedenlerini, ilişkilerini etkilemeye devam edecek ve zarar görecekleri bir yerlere doğru dönüştürmeye başlayacak.

Çocuklarımıza sağlıklı cinselliği kendi sosyal yapımız, kültürümüz, inançlarımız doğrultusunda öğretmeliyiz. Onlarla konuşmaya, onları bu konuda eğitmeye, bizimle tartışmalarını sağlamaya çekinmemeliyiz. Yoksa birileri bizim yerimize öğretecek ve azımsanmayacak sayıda çocuğun bedeni ve ruhu istismara uğrayabilecek. Bu istismarlar alay etmeden tutun da, zorbalık, duygusal açıdan hazır olunmadan ya da zorla yaşanılan bir deneyim, şiddet dahi olabilir.

Deneyim ve gözlemlerime göre gençlerimizin bir kısmı kendini bu sosyal deneyin dışında tutabiliyor. Bazen doğru aile tutumları bazen bireysel muhakeme becerileri onların bu maruz kaldıkları materyali -sosyal baskılara rağmen- doğru yorumlamalarına neden oluyor. Kendilerini, bedenlerini cinsel nesne olarak görmüyorlar, görenlere ellerinden geldiğince karşı çıkıyorlar. Bazıları öylesine rahatsız oluyorlar ki sosyal medya hesabı dahi açmıyor veya açtıkları hesaplar ile fazla ilgilenmiyorlar. Ancak oldukça az sayıdalar ve kendilerini yalnız, bazen de dışarıda hissediyorlar.

Sonuç olarak, çocuklarımızın sağlıklı cinsel gelişimini artık kendi haline bırakma lüksümüz kalmadı. Zira çevreleri büyük bir endüstrinin propagandaları ile sarılmış durumda. Siz öğretmezseniz onlar hedefledikleri gibi öğretecek. Bu konuda ebeveynler olarak geç kalmadan, sağlıklı bir cinsel gelişim/ cinsellik tutumlar için öğretme fırsatlarımızı yakalamamız ve bu konularda çocuğumuzla daha açık bir iletişimde olmamız çağımızın önemli bir gerekliliği haline gelmiş durumda.