Çocuklar Ölümle Karşılaştıklarında…

Çocuklar Ölümle Karşılaştıklarında...
3 Haziran 2017
Etiketler: ,
Kategoriler: Popüler Makalelerimiz

Dr. Olcay Güner, Klinik Psikolog & Büşra Tarçalır Erol, Klinik Psikolog

Kıymetli birinin vefatının ardından yetişkinler çocukları, o kişinin kaybı için yapılacak cenaze törenine dahil edip etmeme konusunda bir karar vermek zorunda kalırlar. Esasen, yetişkinler olarak çocuklar için yapabileceğimiz en iyi şey onların, olabildiğince tüm yas sürecine katılmalarına izin vermektir. Çocuğu cenazeden ve defin töreninden (ya da diğer ritüellerden) uzakta tutarak “korumak”, sadece onların yas tutma ve sonrasında iyileşme sürecini öğrenmelerini tıkamak olacaktır.

Bir cenaze töreni, sadece yaşanan hayatı kucaklamamıza ve onu onurlandırmamıza imkan vermekle kalmaz aynı zamanda yaşam ritüellerine geri dönebilmek için birbirimizi destekleme fırsatını da sağlar. Aile bireyleriyle cenaze törenine katılmakla, çocuklar da kendilerince veda etme fırsatını elde etmiş olurlar.

Cenaze ve onun etrafında geçen zaman gerçeğin ta kendisidir ve gelecekte hayatın herkes için farklı olacağını hatırlatmaya hizmet eden bir noktadır.

Teşvik edin ama zorlamayın:

Çocuklar cenaze töreninde yer almaya teşvik edilmelidirler ancak asla buna zorlanmamalıdırlar. Bu sürece dair rehberlik edildiğinde ve bilgilendirme yapıldığında çoğu çocuk cenazelere katılmak ister. Çocuklar ölüm korkusu ile doğmazlar, bu korku genellikle yetişkinlerin onlara verdiği bir şeydir.

Çocuklar ritüellere katıldıklarında, onların duygularının ve varlıklarının da önemli olduğunu hissederler.

Bazı çocuklar törenlerde; bir anıyı paylaşarak, özel bir şiir okuyarak, tabuta fotoğraf, çiçek koyarak yer alabilirler.

Çocuklar katılmak istemeseler bile, bir bağlantı oluşturabilmek ya da isteyip de söyleyemedikleri ya da yapamadıkları bir şeyleri dışa vurmaları için bir not yazmaya, resim yapmaya ya da vefat eden kişiyle birlikte oldukları fotoğrafı ortaya çıkarmaya teşvik edilebilirler, bu çocukların yası pozitif bir şekilde deneyimlemelerine yardım edecektir.

Hazırlık:

Eğer bir çocuk daha önce cenaze töreninde bulunmadıysa, çoğunlukla orada ne olacağını bilmez. Törenden önce, tören sırasında ve sonrasında ne olacağı hakkında ne kadar açıklama yapılırsa, çocuk o kadar dinlemeye açık olacaktır. Çocuğun sorularının size rehberlik etmesine izin verin.

Ortamın nasıl görüneceği ve kimlerin orada olacağını anlatmak faydalı olabilir. Çocukları, ölü olmanın bedenin işlevlerinin artık olmadığı anlamına geldiğini ve bedenin hiç bir acı çekmediğini söyleyerek rahatlatmak önemlidir.

Cenazede insanların dışa vuracakları duygular hakkında da çocukları hazırlamak iyi olacaktır, bazı insanlar ağlayabilir ve bazıları vefat eden kişiyle olan bir anıyı hatırlayıp onu anlatırken gülebilir. Bazıları aşırı yemek yiyebilir, bazıları dua edebilir. Yasın türlü duygu ile dışavurumu söz konusu olabilir ve tüm bunlar yas sürecinin normal bir parçasıdır.

Nedenini açıklayın:

Her ne kadar cenazeler büyük üzüntü zamanları da olsa, çocukların bu törenin, vefat eden kişiyi anma, değer verme ve kalan insanların birbirlerini teselli ettikleri ve destekledikleri bir yer olduğunu bilmeye de ihtiyaçları vardır.

Bu törenler aynı zamanda veda etmenin ve o kıymetli kişinin bir daha geri gelmeyeceğini idrak etmenin bir yoludur. Bu zamanlar, ruhani/spiritüel değerlerin ve törenlerin sizin ve aileniz için önemini anlatmak için de bir fırsattır.

Orada olmak:

Çocuklar veda etmeye ihtiyaç duyarlar. Aynı zamanda etraflarında onları seven ve ağlamalarına, kızmalarına ve özellikle de hatırlamalarına izin veren yetişkinlerin olmasına da ihtiyaç duyarlar. Yas tutan çocuklar özellikle yalnız olmadıklarını bilmelidirler.

Çocukların ölümün yasını nasıl tuttukları ve kendi kültürleri bağlamında yapılan törenlere nasıl katıldıkları, onların gelecekteki kayıplar ve üzüntüler ile nasıl baş edecekleri konusunda belirleyicidir.

Çocukların, kendilerini yapmakta rahat hissedecekleri kadar çok şey yapmalarına izin verin.

Destek ve anlayışlı bir yaklaşımda olunduğunda, bir çocuğun ne kadar iyi başa çıkabildiğini ve varlığının yetişkinlere nasıl yardım ettiğini görerek şaşırabilirsiniz.

Çocuklar ölen kişi ile ilgili bir anı köşesi, defteri ya da kutusu hazırlayabilir. O kişiye dair duygularını, resimlerini buraya koyabilirler. Onların bazı eşyalarını burada saklayabilirler. Çocuklar vefat edenin aslında kim olduğunu bilmek ve buna dair bir algı oluşturmak isterler. Bu tür aktiviteler yas tutan çocuklar ve aileler için yardımcı ve rahatlatıcı olabilir. Bu aktiviteler hemen o an yapılabilir ve gelecekte de tekrarlanabilir. Çocuk büyüdükçe, daha fazla soru soracak, yeni şeyler önemli olmaya başlayacak ve hikayelerin yeni bir önemi olacaktır. Bunlar çocuk için hayat boyu sahip olacakları bir hazine gibi olacaktır.

Terapötik Bir Hikaye:

Aşağıda yer alan hikaye yıllardır çocukların yas süreçleri ile çalışan Olcay Güner’e ait terapötik bir öyküdür. Çocukları ölüme hazırlamak ve ölümle karşılaşan çocukları güçlendirmek için kullanılabilir. Çocuğa bir yetişkin tarafından okunabileceği gibi, çocuk tarafından da okunabilir.

Yaşam Ölümden Güçlüdür!*   Yazar: Olcay Güner, Klinik Psikolog, Dr. Burcu çok üzgündü. İnanamıyordu. Tam üç yıldır onlarla birlikte olan köpeği Tarçın hastalanmış ve ölmüştü. Haberi aldığında kulaklarına inanamamış ve çok ağlamıştı. Haberi ona babası vermişti. O da çok üzgündü. Hatta babasının gözlerinden süzülen iki damla yaşı da fark etmişti Burcu. Onu ağlarken ilk kez görmüştü. Tarçın’ı küçük bir törenle arkabahçelerine gömmüşlerdi. Törene Burcu’nun arkadaşları, halası, dayısı, teyzesi ve amcası da gelmişti. Anneannesi yaşlı olduğu için çok üzülür diye ona haber vermemişlerdi. Ama Burcu bu kararın pek de yerinde olmadığını düşünüyordu. Anneannesi her geldiğinde ona rol yapmak zorunda kalıyorlar ve “Tarçın veterinerde… Tarçın bir arkadaşımın evinde…” gibi bir sürü yalan söylüyorlardı ve bu da pek hoşuna gitmiyordu. Eninde sonunda söyleyecekleri bir şeyi neden olduğu anda söylememişlerdi ki… Tarçın’ı kaybetmelerinin üzerinden on gün geçmişti. Burcu ilk kez bir kayıp yaşıyordu ve Tarçın’ı unutamıyordu. Kafası çok karışıktı. Neden ölüm vardı? Ölenler nereye gidiyordu? Neden gömülüyorlardı? Neden bir daha geri gelmiyorlardı? Tam bunları düşünürken babası geldi. “Burcu’cum, çok düşünceli görünüyorsun? “dedi. Burcu babasına şöyle bir baktı ve kafasını günlerdir kurcalayan soruları sıralayıverdi.  “Baba neden bu dünyada ölüm var? Ölüm olmasaydı olmaz mıydı? Kimseyi kaybetmek istemiyorum ben” dedi. Babası “Hmm, seni anlıyorum Burcu. Üzgünsün.  Belki de öfkelisin; Tarçın’ı kaybettiğimiz için. Ancak doğada olup biten her şeyin bir açıklaması var. Aslında bu kaybımız çok sevdiğimiz doğanın bir çeşit dengesi. Kimse ölmeseydi dünyadaki canlıların sayısı hiç azalmazdı. Sürekli doğumlar oldukça da dünya çok kalabalıklaşırdı. Canlıların sayısı arttıkça şehirler, köyler, evler, besinler hiçbirimize yetemezdi. Doğanın dengesi gereği yeni doğan canlılara yer açılması için birilerinin de ölmesi çok olağan. “Yeni doğumlar olmasın o zaman” dedi Burcu. “Ama o zaman da dünyada sadece yaşlı canlılar olur. Kimse çalışamaz, kimse üretemez” dedi babası. “Hmmm anladım ama yine de zor geliyor sevdiklerimizi kaybetmek. Sen, annem hatta ben de öleceğim bu durumda” dedi Burcu. “Evet, elbette her canlı gibi bizler de öleceğiz. Ama biliyor musun, yaşamımızın bir sonu olması, aslında bizleri gayrete getiren, hatta yaşama sevinci veren bir şey” dedi babası. “Nasıl yani? “dedi Burcu. Şöyle dedi babası : “Yaşamımızın bir sonu olduğunu bilmeseydik, okula gitmek, çalışmak, en çok istediğimiz şeyleri yapmak, birilerini sevmek, onlarla vakit geçirmek gibi şeyleri yapmak için acele etmez, bir ara yaparız, nasıl olsa zamanımız var diye düşünebilirdik. Oysa şimdi başı ve sonu olan, belirli bir zamanımız olduğu için bu zamanı verimli kullanmak ve hayatı kendimiz için anlamlı kılmak için birçok plan yapıyoruz. Yani kendi istediğimiz hayatı kurgulamaya çalışıyoruz”. “Galiba anladım” dedi Burcu, “şunu söylemeye çalışıyorsun; Ölüm olmasaydı süresiz bir oyun oynuyor gibi olup, oyundan hiç zevk alamazdık. Ama başı sonu belli olan, belirli bir süre oynanan bir oyunda çok eğlenebiliriz”. “Evet, aynen öyle…” dedi babası ve Burcu’yu alnından öptü. “Bunu biraz anladım ama başka bir sorum daha var” dedi Burcu. “Ölenlere ne oluyor?  Nereye gidiyorlar”? “İşte bu soru zor bir soru…”dedi babası ve ekledi: “Çünkü cevabını hiç kimse net olarak bilmiyor. Bu nedenle de herkes kendini rahatlatmak için bir şeylere inanmayı seçiyor. Belki birçok din bu bilinmeze bir anlam verebilmek için doğdu. Mesela ben ölenlerin tanrının yanına gittiğine inanıyorum. Bu beni rahatlatıyor. Ama tüm dünyada başka başka inanışlar var. Bazıları ölenlerin ağaç olduğuna, bazıları bir hayvana dönüştüğüne, bazıları ikinci kez doğduğuna, bazıları ölen iyi canlıların cennete gittiğine ve daha pek çok şeye inanabiliyorlar. Kimileri ise hiçbir şeye inanmamayı seçiyorlar. Aslında bu da bir tür inanç”. “Peki, ben neye inanacağım”? diye sordu Burcu.  “Buna sen karar vereceksin” dedi babası ve devam etti: “Seni neye inanmak rahatlatacaksa ona inanabilirsin, kişiler inançlarında özgürdür”. “Galiba anladım” dedi Burcu ama kafası bayağı karışmıştı. “Peki, ölenlerin bedenlerini neden toprağa gömüyoruz? Bu bana çok korkunç geliyor, sanki toprağın altında nefes alamayacaklar gibi düşünüyorum” diye sordu Burcu. “Düşündüğün gibi olmuyor” dedi babası. “Öldükten sonra bedenlerimizin canlılığı yok oluyor; bedenimiz adeta üzerimizden çıkardığımız bir giysi gibi oluyor. Bedeni gömmek de giysiyi gömmek gibi bir şey. Giysilerimizi toprağa gömsek acı çekerler mi?” diye sordu babası Burcu’ya. “Hayır, acı çekmezler elbette” dedi Burcu. Bu Burcu’yu çok rahatlatmıştı. Babasının boynuna sarılırken,  “üzüntüm ne zaman, nasıl geçecek baba?” diye buğulu gözlerle sordu Burcu. Babası “yaşamaya devam ederek” dedi. “Sen normal yaşamına döndükçe, günlük yaşamına daldıkça, okula gittikçe, arkadaşlarınla oynadıkça, yemek yedikçe üzüntün her geçen gün giderek azalacak. Çünkü yaşam her zaman ölümü yener, yaşamak ölümden çok daha güçlüdür”. Burcu gözlerini Tarçın’ın boşalan kulübesine dikti ve mırıldanarak konuşmaya başladı: “Tarçın’ı canlı tutan şey yok oldu ve bedeni de onun üzerinden çıkardığı bir kürk palto gibi. Acı çekmiyor. Ama artık nerede olduğunu da kimse bilmiyor. Ben de ona iyi şeyler dileyerek, belki dua ederek rahatlayacağım. Bir de Tarçın için bir anı kutusu yapmak istiyorum. Kutunun kapağına onun bir fotoğrafını koyacağım. Çevresini en sevdiği oyuncakları ile süsleyeceğim. Ona resimler yaptıkça kutuya koyacağım. Ona söylemek istediklerimi yazacağım. Böylece onu hiç unutmam. Hatta yeni bir köpek alsam bile unutmam onu!”.  Sonra babasının gözlerinin tam içine uzun uzun baktı ve “İşte baba, ben de böyle rahatlayacağım” dedi. Artık olanı kabullenmeye çalışıyordu. Üzgündü ama doğa en doğrusunu biliyordu. Bir yandan canlandırıyor, güzelleştiriyor, coşturuyor, biryandan da yaşlandırıyor ve yok ediyordu.  Dengeli bir yaşam için ikisi de gerekiyordu. Tüm bunları düşünürken, bahçe duvarının taşları arasından bir yol bularak hayata gülümseyen minik bir papatyaya sevgiyle baktı.   *Öykünün yayın hakları Arkabahçe’ye ve yazara aittir ve izinsiz olarak hiçbir yerde yayınlanamaz.  

Kayıp Zamanlarında Yaşlara Göre İhtiyaçlar

Çocuklar yaşadıkları yası yetişkinlerden çok farklı şekillerde yaşayabilirler. Onların yas tepkisini etkileyecek pek çok unsur olabilir. Bunlar: yaş, duygusal olgunluk, kaybın koşulları ve vefat eden kişiyle olan ilişki gibi pek çok faktör olabilir. Çocuklar gelişmeye devam ettikleri için, hayatları boyunca, bu yaşadıkları yası çeşitli aşamalarda tekrar tekrar yaşayabilirler. Onlar büyüdükçe, anlayışları da gelişecek, kaybın yeni anlamlarını keşfederek, yaslarını yeni yollarla ifade edeceklerdir.

Aşağıda çocuğunuzun yaşlarına göre yas ile başa çıkma konusundaki ihtiyaçları bulacaksınız. Bu bilgi genel bir niteliktedir. Her çocuk için yaşanan kayıp deneyimi eşsizdir. Olgun ve bilgili bir yetişkin çocuğun başa çıkma becerilerini geliştirir ve yası sağlıklı bir biçimde yaşayarak bu deneyimden güçlü çıkmasına yardımcı olur.

Bebekİhtiyaçları
Ölümü anlamaz. Sesi, kokuyu, hissi veya bir kişinin varlığını özleyebilir veya onu duyumsamak için can atabilir. Bebek yas duygusunu sallanmak, ağlamak, emmek, ısırmak, fırlatmak ve hazımsızlık ile ifade edebilir.Güven ve fiziksel kontak Fazlaca dokunulmak, tutulmak Acil fiziksel ihtiyaçlarının giderilmesi
Anaokulu, 2-5 yaşİhtiyaçları
Somut ve gerçek Ölüm geri döndürülebilir-giden kişi büyülü bir biçimde geri gelecek Oyun ile duygularını ifade eder Sürekli sorular sorar Gelişimsel alanlarda gerileme olabilir Ölüm güvenlik hissini etkileyebilir “beni kim koruyacak, kim ilgilenecek?”Basit ve dürüst cevaplar, ölüm, ölü, mezar, cenaze gibi doğru kelimeler kullanılması Güven için birincil bakım veren kişiye ihtiyaç duyar Belli bir yapı ve rutin içinde olunması Kabusları sırasında ağlamasına izin verilmesi
Okul çağı, 6-10 yaşİhtiyaçları
Ölüm bir sondur, geri dönüşü yoktur Oyun hala birincil yas ifadesidir Yas okuldaki sorumluluklarını olumsuz etkileyebilir Aile esas güvencedir Güvenlik konusu kritiktirÖlüm hakkında detaylı ve net yanıtlar “Ölüm bir cezadır ve o sebep olmuştur” hissinden uzaklaştırmak Okul ve ev arasında iletişim Hayatı nasıl değişecek bilmek ister ve güvenceye ihtiyaç duyar Süreç ve törenlerde nasıl yer alacağını seçmesi gerekir.
Ergenlik Çağı Öncesi, 10-13 yaşİhtiyaçları
Yetişkin anlayışı Suçlama: ben sebep oldum Artan duygusal karmaşıklık Bağımlılıkta aşırıya ya da bağlanmamaya gidebilir. Etkilenmemiş, soğuk ve hissiz görünebilir Olayları bir araya getirmeye başlarOtantik olun ve güven verin Çocuğa, ebeveynlerin veya bir yakınının onunla ilgilenmeye devam edeceğini hatırlatın Somatik beden sorunları olma ihtimalini unutmayın- baş ağrısı, karın ağrısı, grip vs. Duygusal iniş çıkışlar olma olasılığını unutmayın ve bu durumu kabul edin Her zaman bu kadar zor duygular içinde olmayacağının hatırlatılması Akran desteğine ihtiyaç
Ergenlik Çağı, 13-19 yaşİhtiyaçları
Olaylar hakkında tartışmak yasın sürecine işaret eder Kayıptan dolayı herkesten farklı olma düşüncesi Fiziksel olarak, uyku-iştah etkilenir Gerçekçi olmayan aşırı sorumluluk edinme arzusu olabilir Ebeveynleri reddetme ve ilişki kurmama olabilir.Düşünce ve duyguların çelişkili ve tutarsız olması beklenir Hayatlarındaki kritik olaylar düşüncelerini ve yası etkiler Artan enerji ya da uzun süren uyku Ebeveynleri reddedebilir Çocuksu ihtiyaçlar içinde olabilirler Yetişkinin sadece dinleme desteğine ihtiyaç  vardır.