Ayın Makalesi Yayında! Günümüz Anne Babaları İçin Çocuklarının Yaşam Becerilerini Arttıracak Bir Kaç Öneri
18 Eylül 2019
Etiketler: arkabahçe, arkabahçe psikoloji
Kategoriler: Popüler Makalelerimiz
Klinik Psikolog Dr. Olcay Güner
Günümüz anne ve babaları çocuk yetiştirme
konusunda eski nesillere oranla çok daha hassas ve duyarlı gözüküyorlar. Ancak
belirli bir yaşam standardına sahip olmak, üreten bir birey olmak gibi
sebeblerle zamanlarının çoğunu da işyerlerinde geçiriyorlar. Geriye kalan
kısıtlı zaman aralıklarına ise çocuklarını nasıl eğitecekleri konusunda okuyor,
eğitimlere gidiyorlar. Nitelikli anne baba olmaya çalışıyorlar. Okudukça öğrendikçe bazen suçluluk hissediyor
ve iyi ebeveyn olup olmadıklarını sorguluyorlar. Çoğu kez kafaları karışıyor,
doğallıklarını yitiriyorlar ve tariff edilen ebeveynler haline geliyorlar.
Aslında çocuk yetiştirmek kendimizi zorlayarak,
planlayarak, zorlama ek beceriler elde ederek yapılabilecek bir şey değildir.
Günlük yaşamda kolaylıkla yerine getirebileceğimiz bir kaç vites değişikliği
ile çocuklarımıza gerçek yaşam becerileri kazandırmak mümkündür.
İşte size bunlardan birkaçı:
- Aile içinde konuşurken,
birbirinizin yüzüne bakarak konuşmayı alışkanlık haline getirin. Sırtınız
dönükken yada bir işle meşgulken birbirinize bir şeyler söylemekten kaçının.
- Bir garsona, satıcıya,
kuaförünüze veya minnet duyduğunuz herhangibirine teşekkür ederken karşınızdaki kişinin
gözlerinin içine bakarak içtenlikle teşekkür edin.
- Çocuğunuz size bir şey
anlatırken televizyon izlemeyin veya telefonunuzla, bilgisayarınızla
ilgilenmeyin.
- Çocuğunuz size bir şey
anlatırken onu sonuna kadar dinleyin. İlk söylediği cümleler gerçekte söylemek
istediği şey olmayabilir. Sabırlı olun ve ilk söylediklerine yorum
yapmayın. Yaparsanız anlatmaya devam
etmez. Asıl anlatmak istediğini de kaçırabilirsiniz.
- Anne ve baba olarak yeni
girdiğiniz bir ortamlarda selamlaşma ve vedalaşma sözcüklerini uygun bir
şekilde kullanmaya özen gösterin, model olun.
- Çocuğunuza yaptığı
davranışı tanımlayarak teşekkür edin. Örneğin, “Mutfakta ban yaklaşık bir saat
yardım ettin ve bana biraz olsun dinlenebilmek için zaman bulma fırsatı verdin.
Teşekkür ederim.”
- “Bugün harikaydın, bunun
için sana teşekkür ederim” gibi içinde hangi davranışların olduğu belli olmayan
genel teşekkürlerden kaçının. Bu çocuğun kafasını karıştıracak ve neye teşekkür
ettiğinizi kendine göre yorumlayacaktır.
- İsteklerinizi soru sorarak
değil doğrudan söyleyerek verin. Örneğin, “Dersini çalışabilir misin? yerine “
Ders çalışma zamanın geldi” diyebilirsiniz.
- İsteklerinizi mümkün
olduğunca onunla göz kontağı halinde iletin. Başka bir odadan bağırarak yönerge
vermek pek işe yarayan bir yöntem değildir.
- İstek ve hatırlatmalarınıza
uyduğunda bu davranışını fark ettiğinizi belirtin ve teşekkür edin.
- Hatırlatmalarınızın
uygulanması konusunda takipçi olun, bir kez söyleyip daha sonra söylediğiniz
şeyin uygulanıp uygulanmadığını takip etmezseniz, çocuğunuz bu isteğinize
uymasının gerekli olmadığını düşünebilir.
- Çocuğunuzun eşyasını,
parasını izin almadan kullanmayın.
- Kardeşinin , arkadaşının
oyuncaklarını, eşyasını alırken izin almasını sağlayın.
- Çocuğunuzun eski
oyuncaklarını, eşyalarını, kitaplarını ondan izin almadan başkalarına vermeyin.
Onlarla vedalaşmasına izin verin.
- Çocuğunuzu sıkıntılı
gördüğünüzde, “seni sıkıntılı görüyorum bir şey canını sıkmış galiba” diyerek
onu anladığınızı belirtin. Paylaşırsa dinleyin, paylaşmazsa üstelemeyin;
bekleyin. Hemen akıl öğüt vermeyin ya da sıkıntısını hafife almayın.
- Çocuğunuzun da sıkıntılı
olmaya hakkı vardır. Sıkıntısı olduğunda sizin de tadınızın kaçtığını düşünüp,
suçlu hissetmemeli.
- Kardeşler arasında yaşanan
bir çatışmayı hemen çözmeye çalışmayın, nasıl çözebileceklerini onlara sorun.
- Bir tartışmadan sonra
sakinleşince, “Bu sorunu tekrar ele alsan nasıl davranır, ne yapardın?” diye
sorun.
- Sizin de zaman zaman başka
biriyle olan çatışmanızı nasıl çözdüğünüzü anlatmanız faydalı olabilir.
- Eşinizle aranızda olan
sorunlarda, çocuğa taraf tutturmayın, arabuluculuk yaptırmayın. Ona, “Babanla
ikimizin arasındaki bir sorun bu, biz bunu iki yetişkin olarak hallederiz” deyin.
- Çocuklar hizmet almak için
dünyaya gelmezler. Hizmet de verebilirler. Çocuğunuz
size yardım teklif ettiğinde, hemen kabul edin. Yardımını
önemsizleştirmeyin. Örneğin, yemek hazırlanırken size yardım teklif ettiğinde
ona “Git derslerini çalış” yerine “Çok iyi olur, salatalıkları yıka lütfen”
deyin.
- Çocuğunuzun isteklerini
söylemesini bekleyip, sonuna kadar dinleyin. Elbetteki her isteğini yerine
getiremezsiniz. Uygunluğuna siz karar vereceksiniz. İsteğini ifade etmesi onun
sorumluluğu, karar vermek ise sizin sorumluluğunuzdur. “Dinlersem kabul etmiş
olurum” yanılgısından kendinizi koruyun.
- Siz onun isteğini ifade
etmesine fırsat verirseniz, o da sizin isteklerinizi dinleyecek ve yapıp
yapmayacağına karar verecektir.
- Evde isteğini ifade
edemeyen çocuklar dış dünyada bunu hiç yapamazlar. Ev bu becerinin gelişimi
için en uygun yerdir.
- Çocuğunuzun olumlu yani
sizin için herhangi bir sorun yaratmayacak isteklerine “peki, tamam” size hiç
uygun gelmeyen isteklerine de net biçimde “hayır” deyin. Olabilecek ama o an
mümkün olmayan istekleri için de, “Bunu sana almayı ben de istiyorum ancak bir
ay sonra alabiliriz” gibi uygulanabilir bir planlama/ zamanlama ile söyleyin.
- Çocuğunuzu “hep söz
dinler”, “ çok uslu”, “hiç sözümden çıkmaz” , “çok efendi” gibi tanımlamalarla
anlatmaktan kaçının. Çocuğunuz bu sıfatları kaybetmemek için istemediği gibi
davranmaya başlayabilir ve kendi istediği kişi olmak yerine, onaylanan kişi
olmayı seçebilir.
- Çocuğunuzun sizin her
dediğinize uymasını, “evet” demesini beklerseniz, gerektiğinde başkalarına da
“hayır” diyemez. Örneğin, çocuklara “büyüklerinin dediğini mutlaka yapmalısın,
büyüklere karşı gelinmez” öğretileri verildiğinde çocuklar istismar durumunda
ses çıkaramayabilirler.
- Çocuğunuz sizden bir şey
isterken bazen sizi ikna çalışmaları yapacaktır. Zaman zaman bu konuda fazla
ileri de gidebilir. Bunlar adeta bir yaşam provasıdır. Elbette her zaman ikna olmayacaksınız ama
arada bir ikna olabilirsiniz.
- Gerçeği söylemek bazen
üzüntüye sebep olur. Bu çok normaldir. Çocuğunuz üzülür diye gerçeği
söylemekten kaçınırsanız, o da sizi üzmemek için gerçeği söylemekten
kaçınabilir.
- Çocuğunuzun uğradığı her
haksızlıkta araya girmeyin, yaşına uygun olarak kendisinin savunabileceği bir
durum varsa kendisini ifade ederek önce kendisinin denemesine izin verin. Sonra
gerekirse önerilerde bulunabilir ve çabası takdir edebilirsiniz.
- Empati insanı insan yapan
en önemli özelliklerden biridir. Empati kurmakta çekilen zorluk, insan
ilişkilerindeki temel sorunlardan birini oluşturur. Bu sebeple, önce siz
çocuğunuzla empati kurun, yani kendinizi onun yerine koyun, onun yaşına inin,
onu anlamaya çalışın.
- Sohbetleriniz esnasında
bazı olaylardan bahsederken, “O kişi nasıl hissetmiş olabilir acaba?”, “Sen
onun yerinde olsan nasıl hissederdin?” gibi sorular sorabilirsiniz.
- Çocuğunuzla birlikte
ihtiyaç sahibi olan insanlar veya hayvanlar için bir gönüllü grubuna katılın
veya bir kampanya başlatın. Örneğin, sokak hayvanlarını beslemeye gitmek veya
oyuncağı olmayan çocuklara oyuncak toplayıp onlara vermek gibi.
- Çocuğa, hayatta en önemli
olan şey senin mutluluğun mesajı vermeyin, dünyanın onun etrafında döndüğü gibi
yanlış bir algıyla büyümesin. Onun kendini seven ve önemseyen birisi olması
kadar, çevresine saygılı ve duyarlı olması da önemlidir.
- Onunla oynadığınız
oyunlarda veya yaptığınız yarışmalarda sürekli onun yenmesine izin vermeyin,
siz de yenin. Böylece yenilince nasıl davranışlar sergileyeceğini de
deneyimlemiş olur. Ona sportmen davranışı anlatın, ve bundan sonra oynadığınız
oyunlarda yense de, yenilse de sportmen davranışı sergileyin, ve onu da
sportmence davranması için yönlendiri.
- Çocuğunuzun yaptığı
planları uygulayamamasından kaynaklanan bedelleri asla siz ödemeyin, bırakın bu
bedelleri o ödesin. Bugün onun için bu küçük bedelleri öderseniz yarın çok daha
büyük bedelleri hayat ona ödetecektir. Örneğin, ertesi günü öğretmenine teslim
etmesi gereken ödevi yapmamışsa, onun yerine ödevi siz yapmayın. Ödevi
yapamamasıyla ilgili açıklamayı öğretmenine bizzat kendisi yapsın, ve gerekirse
bu sebeple düşük bir not alsın. Ya da yaptığı plana uygun bir şekilde çantasına
kitaplarını koyup hazırlamadıysa, onun yerine kitapları okula götürmeyin, o gün
kitapları olmamasının getireceği sıkıntıları kendi göğüslesin.
- Çocuğunuzla beraber bir
plan yaptığınızda zaman ve süre kavramlarını mutlaka kullanın, “10 dakika sonra
çıkıyoruz”, “Bu akşam saat 18’de doktor randevun var”, “Uykudan önce dişlerini
fırçala” ,“Teyzenler bir hafta bizde kalacaklar” vb.
- Çocuğunuzla bir aktivite
yapmadan önce bunun ne kadar süreceği ile ilgili tahminlerde bulunun, kimin
tahmininin en yakın çıktığına bakın. Buna “zamanı tahmin et” oyunu
diyebilirsiniz.
- Bir planlama yaparken
sesli şekilde neyin ne kadar süreceğini, yaşanabilecek aksilikleri, bunların ne
kadar zamana mal olabileceğini söyleyin, böylece sizi model alsın.
- Ailece bir yere geç
kaldığınızda veya yapmanız gerekenler yetişmediğinde, bunlara nelerin sebep
olmuş olabileceğini birbirinizi suçlamadan konuşun. Bir dahaki sefere bunları
ortadan kaldırmak için neler yapabileceğinizi planlayın.
Ne dersiniz? Bunları uygulamak sizin için çok da zor
olmamalı, değil mi? Birkaç küçük değişimle büyük farklar yaratabiliriz.