Küçük Corona’dan Büyük Dersler!

Küçük Corona’dan Büyük Dersler!
24 Mart 2020
Etiketler: ,
Kategoriler: Popüler Makalelerimiz

Klinik Psikolog Dr. Olcay Güner

Küçücük Corona büyük kaygılara sebep oldu. Yaşamımızı karartmak ya da bundan bir şeyler öğrenmek elimizde. Corona’dan sonra hayatınızı gözden geçiriyor musunuz? Öncelikleriniz değişti mi? Çok önemli sandığınız ve dert ettiğiniz bazı meseleler artık önemini yitirdi mi? İşte minik Corona’nın bizlere armağanları:

  • Ne tepki vereceğimizi şaşırdık. Başkalarına bakıyor ve onları taklit ediyoruz. Başkaları da bize bakıyor. Tepkilerimizin sorumluluğu artık sadece bize ait değil. Tepkilerimiz başkalarını da etkiliyor. Tepki vermeden önce etrafınızı nasıl etkileyeceğinizi düşünüyor musunuz? Tepkileriniz hakkında daha önce bu kadar düşünmüş müydünüz?
  • Çocuklar şu andan itibaren adeta sizin bedeninizde yaşıyor ve nasıl tepki vermeleri, ne hissetmeleri gerektiğini anlamaya çalışıyorlar. Kriz zamanlarında çocukları farkına varmak ve onlara uygun davranmayı öğrenmek ne kadar önemli!
  • Yaşlıları ne kadar çok korkuttuk! Onları virüsün en önemli kurbanı ilan ettik. Korunmaları elbette önemli ama onaları sadece korkutmadan, sakinleştirmeyi de düşünüyor muyuz? Onlar da birer çocuk. Nasıl düşünüp, nasıl hissedeceklerine bize bakarak karar veriyorlar.
  • İçedönüklere “ezik” diyenler; şu an onlar evde keyifle kitaplarını okuyorlar. Zor durumda olan siz dışadönüklersiniz. İçedönük olmanın da kıymetli yanları var. Enerji sadece dışarıda değil, kendi içinizde de mevcut. Haydi biraz iç enerjiyi keşfetmeye zamanı. Acil durumlarda lazım oluyor!
  • İçedönükler, arada bir kafanızı kitaplarınızdan kaldırın ve dışadönük arkadaşlarınızı telefonla arayın. Zor durumdalar, insan insana ilişki ihtiyacındalar. Birbirinizi anlamak ve empati kurmak zamanı.
  • Daima tüketmek ve sınırları büyütmek yerine, minik sınırlar içinde kalmak ve kendi kendine yetebilmek de mümkünmüş, ne güzel!
  • Sınırlarım içinde yer alan yakınlarıma gereken ilgiyi ve zamanı vermek keyifliymiş. Hiç konuşamadıklarımızı konuşmak ve hiç anlatmadığımız hikayelerimizi birbirimize anlatmak, daha da yakınlaşmak, birbirimize karşı şeffaflaşmak hoş değil mi?
  • Sadece endişelerden söz etmek ve iç karartmak hiçbir işe yaramaz. Haydi üretim ve oyun zamanı! Bir şeyler üretin, evde hiç elinizin gitmediği tamir işlerinizi yapın, sanatsal üretimler yapın, hikayeler yazın, örgü örün, yeni yemekler pişirin, aile tiyatroları yapın, şarkılar söyleyin, dans edin, oyunlar oynayın, fıkralar anlatın, espiri yapın, gülün. Unutmayın, gülmek eğlenmek kadar güçlü bir ilaç yok.
  • Medya okur yazarlığı en çok böyle dönemlerde lazım. Neye inanıp, neye inanmayacağımıza doğru karar verebiliyor muyuz? Sadece güvendiğimiz uzmanlara, yetkililere itibar etmeyi başarabiliyor muyuz? Yoksa sadece meşhur olma adına ilginç ve sıra dışı olmak adına yanlış söylemlerde bulunan sözde uzmanların söylediklerini satın alıp, yayarak etrafımızı kirletmeye devam mı ediyoruz? Ne nesnel olarak ne de psikolojik olarak kirletmeyin, zarar vermeyin artık. Doğanın intikamı büyük oluyor.
  • Artık işbirliği, paylaşım ve güven zamanı. Tüketeceğiniz kadar alın, çevrenizdeki insanları nasıl etkilediğinizi düşünün, empati yapın, bencillikten vazgeçin, birlik ve beraberlikle her şeyi başarabiliriz.  Toplum yararına verilen ortak kararlara uyun. Fedakarca çalışan yardım edenlere saygılı olun, minnet duyun.
  • Doğa ile savaşamayız. Onu bozup şekillendiremeyiz. Fazla ileri gidersek o bizi kolayca durduracaktır. “Ağaçları kes, hayvanları yerinden, yurdundan et, canlıları hormonla, genleri ile oyna, doğal üremelerine izin verme, kontrol sende olsun, kendin için betonlar inşa et, yetmedi biraz daha yap…” diyerek ilerleyemezsin. Doğa minicik bir hamle ile durduruverir seni. Doğada sadece minik bir canlısın. Doğaya uyumlu ve saygılı olmalısın.

İnanıyorum ki minik Corona bize tüm bunları öğretip, geçip gidecek. Şimdi ders zamanı!